BİZİM KAYBETMEYE BAŞLADIĞIMIZ MUTLULUK VE BİRLİK YOLUNU AMERİKALILAR TESPİT ETMİŞ
Hayatımıza sosyal medyanın girmesiyle birlikte sanal âlemde Amerika, Avrupa, Asya ve hatta Afrika’dan insanlarla çok kolay iletişim kurabiliyoruz; ama hemen yanımızdaki arkadaşlarımızla yüz yüze bir iletişim kurmaktan kaçınıyoruz.
Amerikalılar ile beraber Bosna Hersek’te yakın çalışmış ve maddi değerlerin insan hayatından daha önemli olduğuna bizzat Amerika’da şahit olmuş bir Türk olarak, Amerikalıların yaptığı bir araştırma beni çok şaşırtmıştır ve bu araştırmanın sonucu beni hâlen derinden düşündürmektedir.
Bir yarısı Harvard Üniversitesi mezunu, diğer yarısı Boston’un en yoksul mahallelerinde yaşayan 750 gence 18 yaşında sormuşlar: “Hayatta seni en mutlu kılacak şey nedir?”
Çoğunluk aynı cevabı vermiş: “Zenginlik ve şöhret.”
Aynı gençlere 70-80 yaşlarına gelince, hayatlarının son evresinde onları en mutlu eden şeyin ne olduğu tekrar sorulmuş. Onları en mutlu eden şey: “Sosyal ilişkiler.”
Açıklamak gerekirse; bu 750 kişinin içinde mutlu ve sağlıklı olan kişilerin, etrafında dostları, akrabaları, komşularıyla, kısacası sevgiyle çevrili olanlar olduğu tespit edilmiş. Kısacası, 70-80 yaşlarında iken zenginlik ve ünlü olmak ile mutlu olmak arasında bir ilişki kuramamışlar. İster Harvard mezunu olsun, ister yoksul bir ailenin çocuğu, fark etmemiş.
Onları en mutlu eden şey: “Sanal olmayan gerçek arkadaşlar, dostlar, komşular, akrabalar ve çevrelerindeki sevgi dolu insanlar.”
Bu tespit, insanlık değerlerinin çöküş ve maddi değerlerin zirve yaptığı bir devlet olan Amerika’da bir psikiyatr olan Robert Waldinger’in tam 75 yıl sürmüş ve 750 kişinin takip edilmesi sonucu oluşan raporun sonucudur.
Peki, bu rapor sonucu biz Türk milletine ve Türk devletine ne dersler veriyor?
Bizler Türk milleti olarak mutlu olmak istiyorsak tarihten gelen öz kültürel değerlerimizin temeli olan insana geçmişte olduğu gibi her zaman sahip çıkmalıyız. Annelerimizi, babalarımızı, eşlerimizi, çocuklarımızı, kardeşlerimizi, arkadaşlarımızı, komşularımızı, akrabalarımızı ve birbirimizi asla ihmal etmemeliyiz. Onlarla sanal değil yüz yüze ilişki kurmalıyız. Onları ellerinden bizzat tutarak mutlu etmeli, gözlerinin içine bakarak gönüllerini almalı, dinlemeli ve her daim yanlarında olduğumuzu onlara bizzat yanlarında bulunarak hissettirmeliyiz.
İşte o zaman sevgi ve saygı ile kol kola girerek tüm sorunlarımızı çözebilir ve dünyanın en mutlu ve huzurlu milletlerinden biri olabiliriz. İşte o zaman hepimizin akıl ve gönüllerindeki ortak hedefleri başarabilir ve geçmişte atalarımızın kurduğu devletlerde olduğu gibi yine dünyanın en güçlü ve başarılı devletlerinden biri olabiliriz.
Dr.M.Tuğtigin Şen