Birlik ve Beraberlik Zamanı

Murat Vilken kaleme aldı...

Sevgili okurlarım,

Bu köşe yazımda çok önemli bir konuya değineceğiz.
Başlıkta belirttiğim gibi: “Birlik ve Beraberlik Zamanı”

Dünya, yeniden şekillenen güç dengeleriyle çalkalanırken; Ortadoğu’da yükselen savaş gerilimleri, İsrail ile İran arasındaki tansiyon ve ABD’nin bu tablo içerisindeki konumu, sadece o coğrafyayı değil, çok daha geniş bir etki alanını doğrudan tehdit ediyor. Türkiye, tarih boyunca olduğu gibi bugün de bu kaotik denklemin merkezine yakın bir noktadadır. Bu da demektir ki; her gelişme bizi yakından ilgilendirmekte, her senaryo içerisinde bir yer edinmemiz öngörülmektedir. Ancak dikkatli bakıldığında, bu tabloda Türkiye’yi hedef alan dolaylı ya da doğrudan planların varlığı da göz ardı edilemez.

Türkiye, jeopolitik konumunun sağladığı avantaj kadar, beraberinde getirdiği risklerle de karşı karşıyadır. Bu coğrafyada güçlü kalmak yalnızca askeri ya da ekonomik anlamda değil; iç huzuru, millî birlik ve toplumsal dayanışmayı tesis etmekle mümkündür. Bugün her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe, ortak akla ve aynı hedefe kenetlenmiş bir iradeye ihtiyacımız vardır.

Devletin tüm organları; güvenlik güçlerinden bürokrasiye, istihbarat birimlerinden dış politikaya yön veren merkezlere kadar tam teyakkuz hâlinde olmalı, iç ve dış tehditlere karşı çok yönlü bir hazırlık içerisinde bulunmalıdır. Ancak mesele yalnızca devletin refleksleriyle sınırlı değildir. Bu süreçte en az kurumlar kadar önemli olan bir başka güç de siyasetin kendisidir.

Artık siyasi tartışmaların gündem belirlediği değil, ortak menfaatlerin ekseninde buluşulan bir siyaset anlayışı hâkim olmalıdır. Farklı görüşlere sahip olmak demokrasinin gereğidir; ancak bu farklılıklar, millî çıkarlar söz konusu olduğunda arka plana atılmalıdır. Siyasi liderler, milletin birliğine önderlik etmekle mükelleftir. Kutuplaşma yerine kucaklaşmanın, ayrıştırma yerine ortaklaşmanın vakti gelmiştir.

Bugün Türkiye’nin ihtiyacı olan şey, dış mihrakların karşısında yekvücut durabilen bir millet ve bu milleti temsil eden kararlı, sağduyulu ve milletin sesine kulak veren bir devlet yapısıdır. Çünkü bu topraklar, sadece bir coğrafya değil; bir inancın, bir kültürün, bir tarihin ve onurlu bir geleceğin mirasıdır. Bu mirası korumanın en etkili yolu ise daima birlikte yürümektir.

Milletimiz, tarihi boyunca nice badireleri birlik ruhuyla atlatmıştır. Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda, 15 Temmuz’da gösterdiğimiz kenetlenme duygusu, bugün de aynı şekilde canlanmalı; toplumun her kesimi “tek yürek” olmalıdır. Farklılıklarımız zenginliğimizdir; ancak bu zenginliğin kıymeti, ortak idealde birleştiğimizde ortaya çıkar.

Sözlerime son verirken,
her vatandaşımıza, her kuruma ve her lidere düşen sorumluluk, bu ciddiyetin farkında olarak hareket etmektir. Türkiye ancak bu bilinçle, sadece bugünün değil, yarının da güçlü ve bağımsız ülkesi olmayı sürdürebilir.

Benzer Videolar