Bir Şehit Annesi Ayşe Teyzemizin Ölmeden Önceki Son Vasiyeti
Ankara Karşıyaka Mezarlığı'nda, 30 Mayıs 2024 tarihinde bir şehit annesi olan Ayşe Koçak’ın cenaze töreninde bizzat şahit olduklarım ve duyduklarım, bir Türk milleti evladı olarak beni çok duygulandırdı ve gururlandırdı. Bu yazımı hem bu cenaze töreninde şahit olduklarımı sizlere aktarmak hem de bu olayı tarihe kısa bir not düşmek istediğim için kaleme aldım.
Kara Harp Okulu'nda beraber okuduğum, ancak terörle mücadele ederken 1994 yılında daha teğmenken 25 yaşında şehit olan devre arkadaşım Erdal Koçak’ın annesi Ayşe Teyzemizin uzun zamandır çektiği rahatsızlık sonucu öldüğünü bir arkadaşımdan öğrendim.
Şehit kardeşimiz Erdal’ın annesinin cenazesinin kaldırılması için yapılacak cenaze töreni yerini ve zamanını devre arkadaşlarımdan öğrendikten sonra, derhal bu acı haberi duyan diğer arkadaşlarım ile birlikte cenazeye katıldım. Cenaze töreninde şehit devre arkadaşımız Erdal’ın yaşlı ve hasta olarak şimdi hayatta tek başına kalmış babası ve kardeşleri ile görüştük ve onlara sabırlar diledik.
Cenaze alanında diğer kişilerle görüşürken, rahmetli Ayşe Teyzemizin ölmeden önceki son vasiyeti hemen hemen herkes tarafından dile getiriliyordu. Acaba bu son vasiyeti yapılacak mı diye çok merak ediliyordu.
Şehit annesi Ayşe Teyzemizin ölmeden önceki son vasiyetinin şu olduğunu öğrenmiştik:
“Ben öldüğümde, benim üzerime şehit oğlum Erdal şehit olduğunda onun cenaze töreninde üzerine örtülen Türk bayrağını örtün ve beni şehit oğlum Erdal gibi üniforma giymiş askerler son yolculuğuma uğurlasın.”
Askerler bu vasiyeti duyar duymaz, şehit silah arkadaşları Erdal’ın annesinin bu son vasiyetini kutsal bir emir olarak değerlendirdiler. İçinde bir tümgeneral ve üst rütbeli komutanların da bulunduğu çok fazla asker, üniformalarını giyerek bu vatan için şehit oğlu bulunan annemiz Ayşe Teyzemizin cenaze törenine katılıyorlar ve ölmeden önceki son vasiyetini yerine getiriyorlardı. Üniformalı askerler, Erdal’ın cenaze töreninde üzerine örtülen Türk bayrağını rahmetli Ayşe Teyzemizin tabutunun üzerine büyük bir saygı ile örtüyorlar ve onu son yolculuğuna uğurluyorlardı.
Bir silah arkadaşımın bunları izlerken anlattığı bir anısı ise beni çok etkiledi ve kontrolüm dışında bir duygu seli içinde titrememe sebep oldu. Arkadaşım, yeni şehit olmuş bir askerin evine taziye ziyaretine gittiğinde, şehidin küçük kızının elinde bir balon olduğunu ve bu balona çok sıkı sarıldığını fark etmiş. "Niçin bu balona böyle sıkı sarılıyorsun?" diye sorduğunda aldığı cevap çok derin duygular içeriyordu:
“Şehit babamı en son gördüğümde nefesi ile bu balonu şişirdi ve bana verdi. Bu balonun içinde babamın ölümsüz nefesi var.”
İşte, şehit kızının babasının son nefesini hissettiği balon anısını arkadaşımdan dinlerken ve şehit oğlunun üzerine örtülmüş al bayrağa sarılı tabutun içindeki annemizin bu son yolculuğunu izlerken göz yaşlarım kontrolüm dışında akmaya başladı.
Bizler Türk milleti olarak, ülkemizin birlik ve beraberliği, huzur ve barışı için yurt içinde ve yurt dışında mücadele eden kahraman ordumuzu, güvenlik mensuplarımızı havada, karada ve denizde hep mansur ve muzaffer eylemesi, her türlü tehlike ve tuzaklardan muhafaza eylemesi için gönülden Allah’ımıza daima dualar ediyoruz.
Bizler Türk milleti olarak, aziz şehitlerimizin ölümsüz ruhlarını aynı bu Türk annesi ve bu Türk kızı gibi hep içimizde hissediyor ve onların aziz hatıraları önünde hep saygıyla eğiliyoruz.
Bizler Türk milleti olarak, bu vatan için gerektiğinde aynı bu şehitlerimiz gibi canımızı hiç çekinmeden feda edeceğimizi ve aynı bu şehit annesi ve de şehit yavrusu gibi şehitlerimizin ölümsüz ruhlarını içimizde daima yaşatacağımızı tüm dünyaya duyuruyoruz.
Dr. Tuğtigin Şen
Emekli Albay / Araştırmacı