Bir gün gelen, bir gün gider…

"ÖNCE VATAN" Serisinden:


ŞEHİTLİK - iman, vatan, millet uğrunda ölümün gözüne dik bakan insanların fethettikleri yüce zirvedir.
ŞEHİTLİK - halkı zafere götüren yolda savaşa katılan yiğitlerin dileğidir.
ŞEHİTLİK - vatan uğrunda canlarından geçenlerin kahramanlık destanıdır.

"Önce Vatan" serisinde sizinle tanıştıracağım sıradaki kahramanım 19 yaşında.
19 yaşındaki kahramanım, 19 yaşındaki yiğidim, 19 yaşındaki şehidim.
Azerbaycan’ın Guba ilinin Grız köyünde doğan, dağların havasını içine çeken yiğidim, Elçin’im.
Elçin, Guba’da doğsa da orada yaşamamış; ailesi, 2001 yılının sonbaharında Haçmaz ilinin Aşağı Leger köyüne taşınmış. Kahramanım o köyde okula gitmiş, o köyde büyüyüp askerlik çağına gelmiştir.

Ağabeyleri Hasanağa, İbrahim, İman ve Behrem’den sonra onun hayat hikâyesini yazmaya karar verdim.
Allah nasip ederse, Elçin’in ardından diğer ağabeyleri ve kardeşleriyle de sizleri tanıştırırım.
Onların her biri bu dünyanın kısa süreliğine misafirleri olsalar da, sonunda her biri cennete giden yolun yolcusu, ebedi dünyanın ebedi sakinleri oldular.
Onlarla ilgili yazmaya başladığım günden beri sanki büyülenmiş gibi, gözlerim her tarafta onları görüyor; her an onları yanımda hissediyorum.
Onları sanki bir ömür tanımışım gibi hissediyorum kendimi.
Şu satırları kendisiyle konuşmadan yazıyorum. Zaten ben yazdıkça her kelimemi okuyor.

Baban Eldar Bey diyor ki: "Aşırı vatansever, sıcakkanlı, samimi bir gençtin. Kimsenin kalbini kırmaz, sporla ilgilenirdin."
Öğretmenlerin ise okuldayken fen bilimlerine büyük ilgin olduğunu söylüyorlar. Bu ilgin, savaş döneminde senin keskin atış yapmana çok yardımı dokunmuş.
Keskin nişancı olarak düşmanın üzerine kurşunlar yağdırmışsın.

"Bir gün gelen, bir gün gider..."
Bu dünyadaki not defterine yazdığın son sözlerdir bunlar.
Elçin’im, çok doğru yazmışsın: "Bir gün gelen, bir gün gider..."
Gelirken herkes aynı gelir bu dünyaya, giderken ise farklı yollardan giderler.
Kimi hastalıkla, kimi kaza nedeniyle, kimi de yaşlanarak bu dünyaya veda eder.
Ama şehit kadar mutlu kimse gidemez. Onun gibi cennetin kapısı kimseye sorgu-sualsiz açılmaz. Onun gibi kimseyle ilgili hâlâ hayattaymış gibi konuşulmaz.
Şehit, yüce Yaradan'ın mekânını tayin ettiği insandır. Bence sen de bir gün o güzel yolun yolcusu olacağını hissederek yazmışsın bu sözleri.

Annen Mahire Hanım'a cephe arkadaşlarından biri onun rüyasına geldiğini söylemiş. Ona "Anneme söyleyin bir daha ağlamasın. Benim yerim öyle güzel ki, öyle rahat ki" demişsin.
Şu sözlerinle sanki annenin, babanın, kardeşinin sabrına sabır katmışsın.
Mahire annen nasıl da utangaç bir hanımdır. Seninle ilgili, başını yukarı kaldırmadan, hazin bir sesle konuşuyor.
Bence büyüklerden, aksakallardan utanıyor, evladının hünerinden konuşurken. O yüzden bakışlarını yere odaklayarak konuşuyor.
Biliyorsun, Azerbaycan’da aksakal yanında evlada iltifat etmezler, çekinir, utanırlar. O yüzden annen de böyle konuşuyor.
Duyduğuma göre okuldayken kız kardeşin İrade senden daha iyi okurmuş. Diyor ki: "Kendimi överdim, düşünürdüm ki ben kardeşimden iyi öğrenciyim, puanlarım da onunkinden iyi. Nereden bilecektim ki gün gelir, benim kardeşimi bütün memleket tanıyacak, bir kahraman gibi adı vatanımın tarihine yazılacak."

Oğlum, sana bir şey söyleyeyim: Sizler bu dünyanın parıltısını değil, ebedi dünyanın nurunu üstün tuttunuz.
Odanızın (mezar taşı) kapısındaki resimlerinizden dahi nur dökülüyor.
Sanki sen de, ağabeylerin de, kardeşlerin de güneş gibi her tarafa şafak saçıyorsunuz.
Maşallah, korku bilmez yiğitsin. Komutanın, PK’yı sokağın ortasına yerleştirip düşmanın başına od yağdırdığını söylüyor. Diyor ki, gözünde hiç korku yokmuş. Düşmanı hedef seçtin mi, bitti; kurşunun boşa gitmezmiş. Savaşa girerken de sanki düğüne, bayrama gidiyormuşsun.
Diyorum ki, keşke şimdi vatanda olsaydım; senin kısa hayat hikâyeni yakınlarının videolarından değil, kendilerinden duyabilseydim.
Seninle ilgili bu birkaç günde kafamda cevapsız kalan sorularıma belki cevap bulabilirdim.
Resimlerinde duruşuna bakıyorum: Onurlu, kartal bakışlı. Bir daha tekrar ediyorum, ağabeylerin ve kardeşlerin gibi dudaklarında utangaç bir tebessüm.
Sen yakınlarınla 19 yıl birlikte yaşadın, ama öyle bir makama yüceldin ki, fiziken veda ettiğin vatanda ebedi yaşıyorsun.
Vatan sana oğul dedi, sen de ona ana dedin.
Ana vatan sevgisi bütün sevgilerinin önüne geçti. Biliyor musun, bu sevgi sana ilahi bir lütuftur.
Demişler ki, "İlahi aşkı büyük olanlar vatanı canlarından, kanlarından çok severler."
Seni bu aşk vatan sevdalısı yaptı. Bu aşkın yolunda cismani uzaklığın gözüne dik baktın.
Yiğidim, yüce Yaradan kalbimde sizlerin aşkını öyle derinleştirmiş ki, her satırımda yalnız sizlerden yazmak, sohbetlerimde yalnızca sizlerden konuşmak istiyorum.
Kalbim sanki sizleri dünyaya tanıtmak için çarpıyor. İki yıllık bir mesafe oldu aramızda; benden asılı olmayan nedenler yüzünden. İki yıldan sonra sizleri tek tek bulmaya, tanımaya karar verdim.
Sizler benim gücüme güç katıyorsunuz. Her birinizin öyle ilginç ömür yolu var ki...
İyi ki sizleri tanımak için bu yola çıktım. Bu yol kolay yol değil, biliyorsun. Ama sizin çıktığınız yol kadar zor da değil.
Siz vatan uğrunda silaha sarıldınız, ben de sizlerin uğrunda bilgisayara sarıldım.

Özgeçmiş:

Arazov Elçin Eldar oğlu, 8 Ağustos 2001 yılında Azerbaycan’ın Guba ilinde sade, zahmetkeş bir ailede doğdu.
2019 yılının 1 Ekim tarihinde Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin saflarında askeri hizmete çağrıldı.
Azerbaycan Ordusu'nun askeri olan Elçin Arazov, 2020 yılı 27 Eylül tarihinde Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri tarafından Ermenistan’ın işgali altında olan toprakların azat edilmesi ve Azerbaycan’ın arazi bütünlüğünün berpası için başlanan vatan savaşına katılmıştır.
Sugovuşan’ın düşmandan temizlenmesi uğrunda çatışmalara katılmıştır.
Elçin Arazov, 31 Ekim 2020 yılında Sugovuşan dövüşleri sırasında Goranboy ilinin Tap Karakoyunlu köyü istikametinde dövüş emrini yerine getirirken şehit olmuştur.
Azerbaycan’ın arazi bütünlüğünün temin edilmesi uğrunda yürütülen askeri operasyonlara katılan ve harp birliği karşısında konulan talimatların icrası zamanı görev borcunu şerefle yerine getirdiği için, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in 15.12.2020 tarihli emriyle Elçin Arazov ölümünden sonra "Vatan Uğrunda" madalyası ile taltif edilmiştir.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in 29.12.2020 tarihli emriyle Elçin Arazov ölümünden sonra "Suqovuşanın azat edilmesi" madalyası ile taltif edilmiştir.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in 24.06.2021 tarihli emriyle Elçin Arazov ölümünden sonra "İgidliğe göre" madalyası ile taltif edilmiştir.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in 24.06.2021 tarihli emriyle Elçin Arazov ölümünden sonra "Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin 95 yıllığı" madalyası ile taltif edilmiştir.

Halide Halid

Benzer Videolar