BİR DOZ SAKİNLEŞTİRİCİ

Üzerimize afiyet, her birimiz ayrı ayrı yerlerimizden ciddi ciddi hastayız son zamanlarda.

Kalbimiz ağrıyor,
Canımız acıyor,
Bir konuşma güçlüğü,
Bir yaşam iştahsızlığı,
Bir hazımsızlık.

Bir halsizlik ki sormayın gitsin.
Aslına bakarsanız bu halimiz, hal falan değil bizim.

Bir de kaygı bozukluğumuz var en âlâsından.
Birileri bir olay karşısında bizim kadar kaygılanmıyorsa, bu işe harbiden oldukça bozuluyoruz.

Karşımızdaki insanları eleştirip, yargılayıp, suçlayıp depresyona sokamayınca, birden bir uykusuzluk baş gösteriyor bedenimizde; bir türlü uyuyamıyoruz.

Trafikte küfür edip tehditler savurmuyorsak,
Evde öfke nöbeti geçirip çevremizdekileri kırıp dökmüyorsak,
İş yerinde çalışma arkadaşlarımızı bizimle çalıştıklarına neredeyse pişman etmiyorsak, normal değiliz ele güne karşı.

Sakinsek, ya hastayız, ya yastayız.

Diğer kadınların başarısı, güzelliği, kültürü ve yaşamı bizden farklı ve daha iyi konumdaysa, ezilen kadınlar olarak kalp atışlarımız aniden hızlanıyor; panik ataktayız.

Sinirlerimiz sıkışıyor, ağrı kesici niyetine kadın programları izliyoruz, ağzımıza gelen tüm bedduaları sayıp döküyoruz ama ekrandaki tüm konularla derin bağlantıdayız.

Ağrılarımız,
Sanrılarımız,
Sancılarımız,
Hezeyanlarımız.

Yorgunluğumuz,
Kırgınlığımız,
Vurgunluğumuz,
Durgunluğumuz.

İnsansızlığımız,
İnsafsızlığımız,
İnançsızlığımız,
İzansızlığımız.

Hem bedenimizde, hem dilimizde, hem psikolojimizde arızalar veriyor ardı sıra.

Oysa gönül doktorumuz diyor ki: Bütün bu hastalıklar için reçete çok basit aslında.

Bir ŞARKI,
Bir ŞİİR,
Bir SARILIŞ,
Bir DOKUNUŞ,
Bir GÜLÜŞ.

Saç okşayan bir el,
Ruh okşayan bir dil.

Bir doz NEY,
Bir doz MEY,
Bir doz "HEY seni seviyorum HEY!"

Bütün bunların maliyeti nedir ki?
Alırsak, içersek, yutarsak, egzersizleri denersek, hepsi şifa niyetine iyileştirecek bizi.
Hepsi birer doz sakinleştirici…

Gönül Aksoy Altun