Murat VİLKEN

Murat VİLKEN

13 Kasım 2025 Perşembe

    DİĞER YAZARLARIMIZ

    Akademik Onura Saldırmak: Gazeteciliğin Değil, İftiracılığın Alanıdır

    Akademik Onura Saldırmak: Gazeteciliğin Değil, İftiracılığın Alanıdır
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Sevgili okurlarım,

    Bu köşe yazımda bir kadına, bir anneye, bir eğitimciye, ülkemize ve milletimize faydalı bir bireye yapılan haksızlığı dile getireceğim.

    Basın özgürlüğü, demokrasinin temel direklerinden biridir. Ancak bu özgürlük, sorumlulukla taşınmadığında; kamuoyunu bilgilendirmek yerine karalamak için kullanıldığında gazetecilik olmaktan çıkar; iftiracılığın, şahsi husumetlerin ve ahlaki çöküşün aracı hâline gelir. Son günlerde bir basın organında yayımlanan ve Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu’nun eşini hedef alan haber, tam da bu çöküşün ibretlik örneğidir.

    Ayfer Hatipoğlu, 30 yılı aşkın süredir kamu hizmetinde bulunan; iki lisans diplomasına, yüksek lisans ve doktora derecelerine sahip, alanında 155’ten fazla akademik çalışması bulunan bir eğitimcidir. Ulusal ve uluslararası yayınları, hakemli dergilerde makaleleri, seminerleri ve kitap bölümleriyle akademik camiada saygın bir yere sahiptir. Buna rağmen, yapılan haberlerde sanki hiçbir akademik geçmişi yokmuş gibi gösterilerek kamuoyunda “eş kontenjanı” algısı yaratılmak istenmiştir.

    Bu, sadece bir kadının emeğine değil; aynı zamanda akademik onura, aile mahremiyetine ve kamu vicdanına yapılmış bir saldırıdır. Haberde yer alan iddialar ne belgeye dayanmakta, ne de bilimsel bir sorgulama içermektedir. Tam tersine, kişisel bir husumetin, siyasi bir hesaplaşmanın ya da basitçe tıklanma uğruna yapılan bir algı operasyonunun izlerini taşımaktadır.

    Gazetecilik, kamu yararını gözeten, doğruluğu önceleyen, kişilik haklarına saygılı bir meslektir. Bu mesleğin temelinde etik vardır, vicdan vardır, sorumluluk vardır. Ancak söz konusu haber, bu değerlerin hiçbirine sığmamaktadır. Ne habercilik ilkelerine ne de insanlık onuruna yakışan bir tutum sergilenmiştir.

    Vali Hatipoğlu’nun yaptığı açıklamada, bu mesnetsiz iftiralara karşı hukuki sürecin başlatılacağı ve alınacak tazminatın Elazığ’daki ihtiyaç sahiplerine bağışlanacağı belirtilmiştir. Bu, sadece bir cevap değil; aynı zamanda bir duruştur. Kamu görevini ifa eden bir bireyin, ailesine yöneltilen saldırılara karşı gösterdiği bu etik refleks, toplumun vicdanında yankı bulacaktır.

    Bu olay, bize bir kez daha hatırlatıyor: Basın özgürlüğü, hakaret özgürlüğü değildir. Gazetecilik, karalama değil; aydınlatma sanatıdır. Ve bu sanat, ancak ahlakla yapılır.