19 Ağustos 2024 Pazartesi
“Az çok doğru olmak tamamen yanlış olmaktan iyidir” diyor James Rickards. An itibarıyla algı oyunlarıyla siyahın beyaz gösterildiği günümüzde kendimizi ve çevremizi alıntıladığımız bu söze uyarlamak zor gelse de, hiç yoktan iyidir deyip doğru ve iyi olmaya bedeli ne olursa olsun devam edeceğiz nasını tüm tartışmaların üzerinde tutup yine geldim karşınıza…
Ekonomik sıkıntıların cayır cayır yaktığı halkın kafasını kaldırıp olana bitene vaziyet etme yetisi aynı sebepten elinden alındığından, gerek sosyal medya gerekse kitle iletişim araçları marifetiyle bu boşluğu doldurup toplumu asli unsurlarına döndürmek yöneticilerin göreviyken, bir de bakıyoruz KİMİN ELİ KİMİN CEBİNDE.
Elbette siyaset uzlaşma sanatıdır, bunu bilmekteyiz. Fakat bu uzlaşının uzlaşanların hanesine yansımasının ekonomik girdilerden kaynaklanması hususunu da önemle işaret ederiz. Bakar mısınız ilimiz Kütahya’ya? Çok uzun zamandır siyasi ve iktisadi anlamda nezaret eden koca koca şirket ve holding sahipleri iktidarda yöneticiliğe soyunurken, babaları sosyal işler kılıfıyla merkez ilçe belediyesini ziyaret edip fotoğraf verebiliyorsa; iktidar il başkanı muhalefet belediyesiyle gözlerden uzak görüşüyorsa; politikanın yenileri kurtlarıyla beraber Tavşanlı’da kahvaltılı çözümlere bakıyorsa, tabii ki bu olan bitende bir arıza vardır ve bu arıza durumuna birileri nezaret edip mesai harcayacak, birileri de biz gibi höyük kazısı niye devlet sırrı gibi?
Murat Dağı’nda neler oluyor? Orman arazilerinin durumu nedir? Ve her şeyden önemlisi, kimler perde önünde kavga ediyor, arkasına geçti mi ganimet bölüşüyor? Sorularını bildiği halde sorup, mümkünse sorgulamaya (yarınlar için) devam edecektir. Bu meyanda, Ali, siz Alevicilik yapanları mevzu din olunca daha dikkatli izlemek gerektiğini de önemle belirtirim.
Sevgili dostlar, takdir edersiniz ki ucundan bahsettiğim sıkıntılı mevzuların her biri birer sarı zarf sebebi olup, günümüzde böyle olumsuzluklara muhatap olmamak için isim yazmadan hadiseleri yüzeysel geçiyorum. Lakin bilinmesini isterim ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde fizik kanunları gibi hiçbir şey yoktan var olmaz, var olan bir şey de kaybolmaz. Faturayı ödememek üzere yapılan ortak girişimler hem Allah’ın hem de biz kulların hesabıyla bozulacaktır. Hasılı ben de biliyorsam KİMİN ELİ KİMİN CEBİNDE, varın gerisini siz düşünün.
Lafın çoğu ahmağa söylenirmiş deyip, panayir hüviyetine büründürülen Kütahya fuarından sebeple yaşandığını düşündüğümüz kazada yiten canlara Allah’tan rahmetler dilerken, mutlu yarınlarda buluşmak ümidiyle hoşça kalın…
Murat Akalın
Askerlik sonrası siyasete merhaba dediğim yıllar itibariyle yaptığımız organizasyonlarda, genel merkezimiz marifetiyle görevlendirilen gazeteci menşeili büyüklerimizin ziyaretleri sonrası ilk köşe yazısını, gittiği yörenin yöneticilerini isim isim yazarak hem satırlarını doldurur hem de bölgedeki ilgilileri onurlandırırlardı. Uzun süredir yazamayışımızın utancını tolere edebilmek için 22 Temmuz’da çıktığım izin sürecini sizlerle paylaşmak istedim, fakat müşahede ettiğim daha önemli mevzuları sütunlara taşımanın daha doğru ve öncelikli olduğunu gözlemleyip, zihnimizde kalanı hakaret etmeden usulünce arz etmenin sorumluluğu daha ağır bastı.
İzne çıktığım tarih itibarıyla her şeyden önce pahalılığın ve toplumun her katmanının birbirinin sırtına binme gayretini görünce “ne oluyoruz?” dedim, yanılmışım; turpun büyüğü heybede imiş, bilemedim: Gördüklerimi sıralamaya başlamadan Kütahya ölçeğinde gece 23.30’da gazeteci dostumuz Hasan Okçu’ya jest yapan sayın vali Musa Işın’ın iktidar partisi siyasi ve sosyal işler sorumlusu gibi algılandığını kendisine saygıyla arz ederim. Bırakınız icraatları, fotoğraflara bile bakılsa bu kanaate hemen herkes eşlik eder.
İktidar partisi deyince, paşa dayısının vasiyetini yok sayanların partisinin en kilit noktasında olmasına rağmen (M.K.Y.K.), seslerini duyamamak, icraatlarını görememek herhalde bizim eksikliğimiz deyip kabahati üstümüze alalım. Zira vekillere ve il yönetimine bakılınca, ekli oğlak misali neredeyse tuvalete bile beraber gidenler hastanelerdeki keşmekeşi önleyemediği gibi, trafikteki devasa boyutlara ulaşan ceza yazma alışkanlığını ve kazaları görmüyorsa; tüm bunlardan daha basit anlatımla Kütahya sevgi yolunda bir tur atıp hiç gülen yüz kalmadığını, toplumun burnundan soluduğunu hissetmiyorsa, ağaların dükkanı kapattığını, patronun gelip “hadi gidiyoruz” demesini beklediklerini görür gibiyim.
İktidar böyle de muhalefet çok mu iyi diyenlere söylenecek sözümüz ise, öyle her gün ayrı renk ceketle dişleri gösterip fotoğraf verenlerin yanında “kapatın altı oku basın mührü üstüme” diyenlerin, bizim mahallenin çocuklarını devşirip onları insanlardan uzaklaştırıp köpek sevdalısı yaparken, bir başkasını mahallenin en üst düzey yöneticiliğinden vazgeçirip şirketlerine müdür yapışını ve kendisinin “kahrolsun Amerika” deyip kısa kollu tişörtle giydiği kotların çok şey anlattığını; hatta belediyenin yönetim kademelerinin hangi şirketten devşirildiğini görmemek için kör olmak gerekir.
Ayrıca, bu belediye başkanlık makamı bazında bulunulan tasarrufların kahır ekseriyetinin mobbing koktuğu ve Kütahya’da aşağı çarşıdan bağırınca yukarı çarşıdan duyulduğunu söylersem, umarım sonraki günler için kendilerine çeki düzen vermelerinde faydalı olur. Merkezde mert kıpti uygulamaları tüm hızıyla devam ederken, Tavşanlı’da Göbel kaplıcaları ölçeğinde aylar öncesinden rezervasyon ve ödeme yapmama rağmen, gecelik oda başı ilave 500 TL istediklerini ve konaklama ücretlerinin 2.500 liradan başladığını söylesem, kanaatimce kendisine dahi sürpriz olan başkanlığı taşımak için sayın başkan Ali Kemal Derin’e yardım etmiş olurum.
Kütahya dışında başka bir ilde yaşadığım için çok rahat gözlemlediğim trafik cezası kesme oranındaki afaki farkın, isyan boyutuna gelmeden sayın vali Musa Işın tarafından değerlendirilmesi hususunu önemle aktarmayı bir borç bilirim. Zira bahse konu cezalar can yakıcı boyutlarda olup, haddi zatında garezle icrasının gerçekleştiği hissi de şahsen bende uyanmıştır. Pazardaki pahalılık ise herkesin gördüğü gerçek olup, sorarım size, 3 kg kavun 100 TL olursa, bir tampon boyamaya 4.500 TL denirse “ne oluyoruz?” demez misiniz?
Yaşadıklarımı yazarken gördüğüm ve özellikle ziyaret ettiğim dostlarımı da sizlerle paylaşmadan edemeyeceğim. İlk gün sevgili Faruk ve Elvan Soydan’la beraberdim. Sayın Faruk Soydan, geçtiğimiz dönemlerde CHP milletvekili adaylığı yapıp bugünün siyasetinde küstürülen bir kardeşim. Oysa ki kazanılsa, o duygu istismarcısı riyakar tavırlılara fark atar diyeyim, anlayan anlasın.
Bir başka gün, devletimizin halk ozanı unvanıyla onurlandırdığı Esat Anık ve geçtiğimiz dönemlerde MHP vekilliği yapan Profesör Doktor Seyfi Karakuş ile beraberdim ki, kendileriyle anıları tazelemek, moral depolamak; hele o Esat ağabeyin Kütahya şivesiyle yaşanılanları aktarması yok mu, doyumsuz bir sohbete sebep oldu. Mehmet Yeşik ağabeyin Benli Fırını’nın önünde Murat Bey deyip aldığım kiloları eleştirip sosyal düzeyde beni teyit eden sözleri ve tavırları, biraz daha cesaretle yazmama sebep oldu. Tavşanlı’da tüm dostları günde 15.000 adım atarak ayrı ayrı ziyaret ettim, terzi Mehmet ağabeyinin dükkanını karargah olarak kullandım desem, haksızlık etmemiş olurum.
Dönüş yolunda Türk Hareketi Derneği Genel Başkanı Kurmay Albay Atilla Şimşek Bey’i geçirdiği beyin kanaması sonrası ameliyatından sebeple sayın Sadettin Süreyya Özdemir Bey ve İmdat Deliömer nezaretinde ziyaret ettim ve onları iyi görmek inanın bana da iyi geldi.
Tüm bunları yazdıktan sonra köşeyi kapatırken, Kütahya ölçeğinde ulusala yansıyan Tahsin Sağlam Bey’in yanlış ve hatalı ameliyat neticesinde kötürüm kalışından dolayı AKP il başkanı ve vekillerden birisinin ziyareti bile, gören gözlere “biz bu işi beceremiyoruz, insanları kötürüm bırakıyoruz”un ifşası olarak algılandığını belirtirken, dikkatimizi çeken hususları zülfi yâre dokunmadan sizlerle paylaşıp İNŞALLAH MAKBULE GEÇER diyerek, daha müreffeh yarınlar arzuladığımızı beyan edip güzel günlerde buluşmak ümidiyle hoşça kalın diyorum.
İbrahim Murat Akalın
Meramımızı anlatmak adına dünyayla iletişime geçiren penceremizi açıp sebep olanlara bin şükran edip yine yeniden vira bismillah demenin büyük hazzıyla tüm dostlara hürmeten selamlar merhabalar.
İşin aslına bakarsanız, yerel ölçekte yeni yapılan mahalli idareler seçim sonuçlarını değerlendirmek üzere ortadaki toz bulutunun dağılmasını beklerken acı gülümsememize DEMEDİM mi? demenin hazzını yaşayıp olana bitene vaziyet etmeye çalışıyordum. Birden bir devlet kurumunun yaşattığı aksiyon ile vatandaşın elinde gurur abideleri ne karşı kullanacağı son argüman satırlarımız marifetiyle hadiseyi sizlerle paylaşmak istedim.
Bahse konu olan TÜİK uygulamaları çalışanlarının toplumu cezai müeyyide ile tehdit eden üstenci davranış sahibi mensupları olup yaşattıkları olayların sonunda muhataplarına özür dileyin kapatalım teklifini yapabilecek kibre sahip yöneticileridir. Hadiseye gelirsek, bağlı oldukları bakanlık olması hesabıyla tercihen hemşerim o olduğu için Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı unvanıyla ilgilenmeleri umuduyla, sayın Abdullah Erdem Cantimur Bey’in şahsında tüm kamuoyunun dikkatine sunacağım hadise detaylarını isteyene anlatmak kaydıyla kısaca şöyledir: Ortalama son bir haftadır Manisa menşeili bir numaradan TÜİK adına yaşlı anam aranıp, kaç para maaşın var, yetiyor mu, alışverişinizi kendiniz mi yoksa başkaları mı yapıyor, 2022 ve 2023 yıllarında beklentilerimiz karşılandı mı, 2024’ten umutlarınız nelerdir, kendinizden mi yoksa eşinizden mi maaş alıyorsunuz tarzında aslına bakarsanız dolandırıcıların sorabileceği ölçekte absürt sorulara muhatap oluyor. O da cevap vermek istemediğini beyan edip telefonu kapatıyor. Lakin kurum durmayıp mesajla bilgi verme zorunluluğumuz olduğunu, aksi takdirde ilgili kanun gereği cezai müeyyideye muhatap olunacağı ikazını yapıyor. İşte tam burada ben devreye girdim, mevzu anlatıldı. Ben de muhtemelen dolandırıcı olabileceğini söyleyip, anamı arayan numarayı aradım. Sonradan anladığım üzere, arama saatim mesai saatleri dışında olduğundan cevap verilmedi. Bunun üzerine bir gün sonraya tehir ettim. Bir de ne görelim, ilgililer hızını alamayıp görevlilerini gönderip cümle kapısını, nasıl çatılarda bilemediğim halde, beşinci katta yaşayan anamın Ramazan olmasından hareketle uyuduğu bir saatte kapısına dayanmışlar.
Biz devletten korkarız, öyle yetiştik. Biricik anam korkmuş bir vaziyette o saatte telefonla beni aradı ve “oğlum, TÜİKçilermiş, kapıya dayandılar, ne yapayım?” dedi. Ben de “aç ana, benimle görüntülü görüştür” dedim. Lakin beceremeyince, herhangi bir yere imza atma sorduklarına cevap ver, ben birisini gönderiyorum dedim. İlk olarak polis merkezini aradım, açan memur ilgilisine bağlıyorum dedi. 5 dakika geçti, bağlanan olmayınca, nedendir bilmiyorum, hat kesildi. Ben de meslektaşım olan bir dostumu arayıp, anamın evine gitmesini, muhtemelen dolandırıcı birilerinin birtakım garip davranışlarla kapıya dayandığını, bu hususu tetkik edip yardımcı olmasını istedim. Sağ olsun gitti. O arada gelenler işlerini bitirmiş, gidiyorlarmış. Ben de tam olarak ne yaptığını anlamak ve hadiseyi bilahare tetkik etmek için kimlik ibrazı istediğimde “hayır” cevabıyla karşılaşınca “ne yani şimdi, ekran görüntüsü mü alayım?” dedim. “Vay sen misin bunu diyen, bizim ekran görüntümüzü aldı” deyip hakkımda şikayetler ve akşama kadar geçen lüzumsuz saatler…
Tüm burada anlatmak istediğim, bu tarz vatandaşı zorlayan anket usulünün günümüz şartları göz önüne alındığında, devlet aygıtını kumanda edenler tarafından nasıl kullanıldığına çarpıcı bir örnek olup, eve gelen arkadaşlar giderken hâlâ daha “size ceza yazmalıymışız”, yardıma giden dostuma da “camcıymış” gibi küçümser tavırları işin tuzu biberi, daha Cimer’e olan başvuru mu, gelen cevabı mübalağasız kendileri hariç kimsenin bu yöntemlerden haberdar olmadığını yazmıyorum. Tüm bu yazdıklarım sayesinde muhatabına TÜİK fotoğrafı çekip ilgili keyfiyetin düzeltilmesi hususunu hasleten rica ediyorum. En kısa h
aliyle anlatmaya çalıştığım bu yersiz çalışma hakkında bilgi edinmek isteyen bir bakanlık yetkilisi olduğu takdirde, ömrünü TÜRK varlığına feda eden bir vatandaş olarak, her türlü iletişime hazır olduğumu saygıyla beyan ediyorum.
Sonuçlarını bekleyeceğim ve sizleri bilgilendireceğim, bu sevimsiz durumu şimdilik kamuoyunun dikkatine sunarken, bir sonraki buluşmamızın Kütahya merkez İlçe seçimleri ile ilgili olanlar ve yaşadıklarımı içeren bir konuyla tekrar buluşmak ümidiyle, yaklaşan Ramazan Bayramınızı en içten dileklerimle kutlarım, hoşça kalın…
Yüzüncü yılını büyük bir onur ve gururla kutladığımız Cumhuriyetimiz ile mutlu müreffeh yarınlar temennisiyle uzunca bir aradan sonra yine yeniden merhaba… Politika siyaset adına her ne koyarsanız koyun ondan sebep ayakta duracak mecalimiz olmadığı halde mücadele edecek bedenlerimiz var bizim. Mücadele azmimizi öne alarak insanoğlu olmamızın gereği öncelikle konuşarak ya da yazarak veya çizerek meramımızı anlatırız. Bugüne kadar konuşmayı deneyip de asgari müşterek te buluşamadığım kimse olmadı. Bu iddiamda kendini kapatan ego yüklü insanımsıları hariç tutarak vazife gördüğüm mevzuları yazarak ortaya koyup hem tarihe not düşüyor hem de o edindiğim vazife gereği asli duruşumu ortaya koyuyorum.
Aradan geçen uzunca zamanın verdiği hamlık ile neler yazacağımı toparlamaya çalışırken dünya gündemiyle ilgili kelâm etmeden geçersem olmaz. Filistin’de yanan ateşin dünyayı yakma ihtimaline karşı Türk milletinin tüm kuvvetine olan inancımız tamdır. Bölgenin dolayısıyla dünyanın bir an evvel normalleşmeye ihtiyacı vardır ve bunu askeri ve mülki erkânımız marifetiyle barışı arzuladığımızı haykırıp yerele dönersek; öncelikle bilinmesini isterim ki kendinden soğutmak için emek çekenlerin emeklerinin boşa gitmemesi adına son zamanlarda buzdolabına girmiş gibiyim. Görünüşte iyi bir partili olup hani perdenin önünde evliya ardında eşkiya misali kimi ak saçlı siyaset tüccarlarının kurmaya çalıştıkları dirsek temasları memleketim Kütahya adına beni ziyadesiyle üzmüştür. Biz bize yapılanı asla unutmayız günü saati geldiğinde her şekil şartta gerektiği gibi cevabımızı muhatabımıza iletiriz deyip asıl değinmek istediklerime geçiyorum.
Yeğenimin düğün merasimi münasebetiyle kendime iki haftalık izin verdim, bu izin esnasında maaile Kütahya da idik. İlk gün özel bir gerekçe ile dinlemeyi bilen uzun süredir ülke ve Kütahya siyasetinde yoğrulup son dönemde merkez ilçe belediye reisliği ile bu meziyetini taçlandıran Alim hocamla çok istifade ettiğim istifadesine sunduğum görüş alışverişinde bulunma imkanım oldu. Siyaset ende olsa kuş alayıyla uçar misali bizim alayın müdavimlerine ilettiğim izlenimleri den sonra (var ise) yöneticilerimizin sırtından vekiller ve bürokrasi gibi ipoteklerin behemehal kaldırılması hususunda mutabık kaldık. (Sigortası kalmak kaydıyla) Diğer mevzu ise ortadaki sıfırlanmış siyasette Güral ailesinin girişi hakkında olup bugüne kadar siyaseten tarafsız kalabilmiş tüccar bir ailenin siyasete bodoslama girip her türlü muarızına söz hakkı tanımış olmasını izaha muhtaç bir tavır olarak algıladığımı belirtirken paşa dayılarının vasiyetine uymayış sebeplerini de anlayamadığımızı ve ilgiyle takip ettiğimizi önemle bildiririm.
Tavşanlı ölçeğinde (Aluviler, Luviler, Işık insanları)nı içeren Höyük kazısını ziyadesiyle önemsediğimi buradan dünya dinler tarihine ışık tutacak tarihi eserlerin çıktığı ve çıkacağını hatta bir takım art niyetlilerin akıllarınca kimseye duyurmadan kestirmeden türedi zengin olma hayalleri kurduğunu bu meyanda birilerinin yurt dışı seyahatlere çıktığını sağır sultan bile duydu unutulmasın yerin kulağı vardır. Bu tespiti bilen birisi olarak bir ajans muhabiriyle yedi dil bilen bir kurra hafızın yan yana gelince özene bezene örmeye çalıştığım siyaset ilmeklerini nasıl tahrif ettiğini, yavaş da olsa işleyen çarka nasıl çomak soktuklarını belirtmeden geçemeyeceğim onlara söylemek istediğim ise; Biz hayallerimizden ölünce vazgeçeriz, zenginliklerimizi peşkeş çeken kim var ise onu da not eder mevkisine makamına bakmadan bırakın kendisini doğacak çocuklarından hesap sorarız, öyle de olmalı zaten aksi takdirde zırhı kuşanan soyguna çıkar da kimsenin haberi olmaz (öyle sanıyorlar) bu durumda olanlar biliyor musunuz? Biz o rüzgârları tanırız arkanıza aldığınızı sanırsınız bir de ne görelim o rüzgar zannettiğiniz maharetli bir pervane imiş.
Memlekette siyaset dediğimiz gibi sıfırlanmış durumda bagajı boş, toplumun tanıdığı,güvenebileceği, akşam olduğunda tarhanaya kaşık sallayan önderlere her zamankinden daha fazla ihtiyacı var, tamda burada devre kesici rol üslenip yerelde görev alacak insanlarımızın bir an evvel netleşmesi temennisiyle mutlu yarınlarda buluşmak üzere hoşçakalın….
Murat AKALIN
Tercüman Gazetesi Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.