
06 Aralık 2025 Cumartesi

Tercüman Gazetesi

EVLİLİKTE YALAN: GERÇEĞİ DEĞİL, İLETİŞİMİ KAYBETMENİN SESSİZ ÇIĞLIĞI

ZÜLFÜ YARE DOKUNMAK: YİTİRDİKLERİMİZ

"Halka Aşkla Hizmetin Adı: Arapgir Modeli" Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ile Röportaj

KUŞLAR YAĞMURDA DA UÇAR

DURUŞ

İNSANLARA RAĞMEN, İNSANLIK İÇİN

YENİDEN MİLLİ MÜCADELE (ÇAĞRI)

Neden İznik?…

BİR DAMLA KAN, BİN BİR ENDİŞE

Bilgi ve Adalet

KADINIM HAKLARIM VAR

AYNADAKİ LEKE

KAN BAĞIŞI: BİR YAŞAMIN KIRILMA NOKTASINDAKİ KÜÇÜK BİR MUCİZEDİR

SALEBE’NİN HİKÂYESİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?

Ne Bu Dünyada Ne De Öteki Dünyada

FATİH'İN VE ATATÜRK'ÜN İZİN VERMEDİĞİ PAPA'YA NEDEN İZİN VERİLİYOR?

VAZO ÖNÜNDE SATILAN ÜRÜNLER SAĞLIKLI MI?

BU DÖNER BAŞKA DÖNER… KİME DÖNER?

ÜÇ SIFIRIN ADALETİ, BİR İNSANIN VİCDANI: Prof. Dr. Ayten Erdoğan Meselesi

YOK DEVE

Milletin Vekili Olmak Cesaret İster

ADIM ADIM İLERLİYOR KÖTÜLÜK

ENGELSİZ ÖZGÜRLER

DİNDARLIK VE AYDINLIK

EĞİTİMDE SOSYAL ADALET

HAK ARAMAK HAKKIMIZ MI?

İNSANLARIN EN İYİ İLACI

GÖNÜLLERİN ANAHTARI; EMPATİ

EVLAD-I FATİHAN ve SELANİKLİ MUSTAFA

Ticareti “Franchise’laştıran AKP

“Mazlumun yanında yer almak taraf olmak değil, insan olmaktır.” – Malcolm X
Bu haftaki yazımın konusunu “Gecekondu Kültürü ile Devlet Yönetmek” olarak belirlemiştim. Ancak bu konuyu haftaya bırakarak, Gazze’de yaşanan soykırıma ilişkin Trump’ın “20 Maddelik Barış Planı” daha güncel olduğu için bu haftaki konu başlığımız değişmiş oldu. Ve Hamas’ın cevabından önce yazımızı kaleme aldığımızı da belirtmiş olayım…
Okurlarımın da malumu, ABD Başkanı Trump, BM Genel Kurulu’na katılan başta Sayın Erdoğan olmak üzere sekiz İslam ülkesinin lideri ile bir toplantı yapmıştı. Bu toplantıda Gazze’ye dair 20 maddeden oluşan bu “Barış Planı” üzerinde görüş birliğine varmış olmalılar ki, 29 Eylül 2025 tarihinde de Başkan Trump, katil Netanyahu ile Beyaz Saray’da bir araya gelerek planı görüştüler.
Başkan Trump, İsrail Başbakanı katil Netanyahu ile görüştükten sonra basının karşısına birlikte çıkarak “20 Maddelik Barış Planı”nın kabul edildiğini basına duyurdular.
Ama bu “barış”, hangi tarafın barışı?
Plana dair ilk göze çarpan eksiklik aslında en büyük sorun: Filistin tarafı masada yoktu. Ne Gazze halkının iradesini temsil eden kurumlar ne de Filistin yönetimi ile müzakere edilmiş bir plan söz konusudur.
Bu plan, sadece bölgesel aktörler ve küresel güçler arasında şekillenmiş bir diplomatik mutabakattır. Zira barışın iki tarafı olur. Yani bu metin barış değil, bir siyasi “oldu bitti”dir.
Bir de ardından Trump, planın kabulü konusunda 4 günlük süre vererek, “Hamas bu ‘Barış Planı’nı reddederse, İsrail tehdidi ortadan kaldırmak için tam destek sahibidir.” diyerek Filistin’e müzakere değil, “ölümü gösterip sıtmaya razı etmek” anlamında tehditte bulundu.
Yapılan itirazlar, planın ne kadar eksik ve tek taraflı olduğunu gözler önüne seriyor. Planın gürültülü sonuçlarından bazılarını hatırlatmakta fayda var:
Tüm bu hususlar, planın neden “barış”tan çok “pazarlık” koktuğunu açıkça ortaya koyuyor.
Bugün, dünyanın dört bir yanında;
Peki, İsrail’in soykırım uygulamasına karşı ayağa kalkmış bu kadar güçlü bir uluslararası desteğe, arkalarındaki bu küresel rüzgâra rağmen, sekiz Müslüman ülke lideri neden Filistin’i yok sayan bu planın arkasında durdu dersiniz?
Gazze’deki soykırımın adı konulurken, neden bu liderler diplomatik bir atılım yerine sessiz kaldılar? İsrail’in katlettiği 20 bini çocuk, 70 bin Gazzeli’nin hakkını niçin savunmadılar? Nerede hak? Nerede hukuk? Nerede adalet ve nerede barış? Nerede vicdan?
Merak ediyoruz gerçekten; Trump’la neyin müzakeresi yapıldı? Filistin halkının talepleri masada yoksa hangi halk adına, neyin barışı konuşuldu?
Ne yazık ki, İslam ülkelerinin liderleri toplantıda, Gazze’de soykırım suçu işleyen İsrail’e koşulsuz destek vererek suç ortağı olan Trump’a hesap sormak yerine, onunla poz vermeyi marifet bildiler. Bu akıl tutulması ve ferasetin bağlanması değil de nedir? Yazıklar olsun…
Yüz binlerce insanın hayatına mal olan Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) bağlamında Irak operasyonundan/raporundan tanıdığımız (Irak’ta kitle imha silahları var diyen ve daha sonra da yokmuş itirafında bulunan), insanlık adına sicili bozuk olan İngiliz başbakanlarından Tony Blair’in Gazze konusunda yürütülecek sürece dâhil edilmesi bize, Osmanlı toprağı olan Filistin’i 1917 yılında işgal eden İngilizlerin coğrafyamızda uyguladıkları açık-gizli planlarını hatırlatıyor.
İngilizlerin korumasında; Yahudiler, gerek satın alarak gerekse fırsatları değerlendirerek ve kurdukları çetelerle gasp ettikleri Filistin topraklarında 1948’de İsrail devletini kurdular.
Evet, sicili bozuk Tony Blair ismi, yukarıda da belirttiğimiz üzere BOP sürecinde gelinen noktada, coğrafyamızdaki İngiliz ajanları Lawrence’leri, Binbaşı Noel’leri ve gizli planlarını hatırlatıyor.
Diplomasi çoğu zaman bir satranç oyunudur. Ama satrançta bile her taşın bir değeri, bir ağırlığı vardır. Filistin halkı, yıllardır yalnızca işgalin değil, aynı zamanda susturulan diplomatik kanalların ve en temel insan haklarının da mağdurudur.
Bugün İslam dünyasının liderlerine düşen görev, güçlü olanla yan yana durmak değil; haklı olanın yanında durmaktır. Çünkü tarih, kimin hangi masada neyi savunduğunu, neyin karşılığında sustuğunu ya da konuştuğunu unutmaz.
Gazze sadece bir şehir, bir coğrafya değil, insanlığın bir vicdan sınavıdır. Ve bu sınavdan kimin geçtiğini, kimin kaldığını zaman gösterecektir.
Barış, sadece silahların susması değil; adaletin konuşmasıdır. Adalet olmadan, bu plan sadece geçici bir suskunluk getirir. Asıl mesele, bu sessizliğin içinde ne kadar feryadın, figanın, çığlığın, haksızlık ve hukuksuzluğun gizli olduğunu görmektir…
Gazze konusunu işlediğimiz bütün yazılarımızda belirttiğimiz üzere, İsrail “Vaad Edilmiş Topraklar(*)” hezeyanı ile Gazze’yi insansızlaştırmak ve BOP bağlamında yayılmacı politikasından vazgeçmek niyetinde değil; geçecek gibi de gözükmüyor…
Her şeye rağmen, “En kötü barış, en iyi savaştan evladır.” anlayışı ile Filistin tarafının barıştan yana tavır alması beklenir. Barıştan yana bir değerlendirme, Gazze’nin işgalinden hiçbir şekilde vazgeçmeyecek olan katil İsrail ve arkasındaki güçleri şaşırtan bir karar olacaktır.
(*) Yahudilik’te Tanrı YAHOVA tarafından Yahudilere; tam sınırları belli olmamakla beraber, günümüzde İsrail-Filistin Devleti topraklarını içine alan ve Nil’den Fırat’a kadar olan bölgenin “Vaad Edilmiş Topraklar” olduğu inancı yaygındır.